Salı, Haziran 29, 2010

Hep öğrenerek mi yapıyorsun? ama yavrum bu çok yapay..

başımı öteki yöne çevirip ona bakıyorum.

tanrım!
o neydi öyle.
o kimsenin geç-e-mediği, hatta ne olduğunu anlamayıp 'sen' sandıkları duvarlarınla uğraşmadı bile.
içten. içe doğru.
çok şaşırdım. çok.

sonuç: esirgeyiş

Pazartesi, Haziran 28, 2010

neski

başka.
aklımı ve kendimi kaçırabilirim.
bi yer seçip bırakırım oraya.
bi dağın eteğine mesela.

veya basmam bir bastığım yere bir daha

şimdi bunlar bunlar var.
ve göremediklerim.
yine seç diyor da
seçersem canıma okuyacak
seçmezsem aklımda mı kalacak

.....

akıldan başladım kaybolmaya.
ya da akla mı geldi sıra sonunda

Cumartesi, Haziran 12, 2010

.

Pazar, Haziran 06, 2010

Bî- huzûrum nâle-i mürg-i dîl-i dîvâneden
Fark olunmaz cism-i bîmârım bozulmuş lâneden
Bunca derd û mihnete katlandığım âyâ neden
Terk-i cân etsem de kurtulsam şu mihnet-hâneden.

muhayyer.. devr-i hindi

Perşembe, Haziran 03, 2010

"benim en büyük mutluluğum her şeyden kaçmak.
tüm çocuklardan.
tüm acılardan.
tüm sevgilerden.
tüm orgazmlardan.
tüm gecelerden,
tüm gunlerden.
her hilal aydan,
her ülkeden.
ben her gece ölüyorum.
her sabah yeniden canlanıyorum.
her yirmidört saatlik zaman dilimi hem ölüm hem yasam aynı zamanda..."


bazen sahiden elimi tutmuşsun da anlatmışsın gibi geliyor..

Çarşamba, Haziran 02, 2010

yo(ğ)rulmuş bir kadının düşleri olabilir mi?